Seçici konuşmazlık olarak da bilinen selektif mutizm; çocukların belli durumlarda konuşmaması ile karakterize edilen bir bozukluk türü olarak karşınıza çıkar. Konuşmak, sağlıklı insan iletişiminde son derece önemli ve büyük bir yere sahiptir. Ortalama her birey, uyku saatleri dışında günün yaklaşık %75'ini sözlü iletişim halinde geçirir. Bahsi geçen bu sürecin %45'ini dinleme alırken, %30'luk kısmı ise konuşmayı içine alır. Ancak bazı durumlara kişi, konuşma becerisine sahip olmasına rağmen farklı sebeplerden dolayı konuşmayı bırakabilir. Selektif mutizm olarak isimlendirilen bu sorun, genel olarak erken çocukluk döneminde çok daha fazla ortaya çıkar.
Selektif mutizmi olan çocuklar kendi ev ortamında aile üyeleriyle konuşma sorunları yaşamazken; okul ya da kalabalık bir topluluk gibi sosyal ortamlarda konuşamama sorunlarıyla karşılaşmasına sebep olur. Bu konuşamama halinin şiddeti ise her çocukta daha farkıdır. Bazı çocuklar ise okulda tamamen sessizliğe gömülürken, bazıları ise sadece öğretmenlerine karşı konuşamaz. Her toplumda görülme oranı değişse bile kız çocuklarında erkek çocuklara göre yaklaşık olarak iki kat daha fazla selektif mutizme rastlanabilir.
Selektif mutizm; genel olarak erken yaş dönemlerinde gözlemlenir. Tanısının erken konulması tedavi açısından çok önemli bir unsurdur. Bunun yanı sıra selektif mutizm çocukların tedaviye karşı dirençli olabildiği ifade edilmiştir. Tedavinin başarısı için gereken şartların sağlanması durumunda tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Çocuğun tanısının konulduğunda tedaviye başlama yaşı son serece uzayacaktır. Selektif mutizm yanı sıra öğrenme güçlüğü, duyma sıkıntıları da tedavi sürecini uzatacak etkenlerden biridir. Ancak aile ve sosyal çevreden tam destek gören çocukların tedavi süreci kısalır ve tam verimlilik gösterebilir.
Selektif mutizmde, nörojenik mutizmin tam aksine beyin bölgesinde herhangi bir zararı yoktur. Mutizmin bu türünden etkilenen çocukların, bir takım psikolojik sebeplere bağlı olarak konuşmayı bıraktığı ifade edilir. Bu haliyle çocuklar bazı insanlarla ya da ortamlarda konuşmakta herhangi bir sorun yaşamazken, anksiyete durumunu tetikleyen okul ve benzeri ortamlarda konuşmaya ket vurabilir.
Selektif mutizmin yaşanmasına neden olan genetik yatkınlık, çekingen mizaç ve bunu perçinleyecek bir çevre olabileceğine dair tahminler söz konusudur. Aynı zamanda selektif mutizm, göçmen ailelerden gelen ve aile içerisinde kaygı düzeyi çok yüksek olan çocuklarda daha sık görülür. Bu yüzden çocuğa selektif mutizm tanısı konulurken çözüm önerisi için aile geçmişine de bakmak gerekir. Diğer yandan bu konuşma sorununun nedenleri arasında sosyal fobi, stres, çözümlenmemiş bir çatışmayı ifade etme şekli gibi nedenler sıralanabilir.
Mutizmin altında yatan sebepler, günümüz şartlarında hala araştırılmaya ve tartışılmaya devam etse bile; şimdiye kadar ortaya konulan bulgulara göre bu konuşma bozukluğuna neden olan sebeplerin nörolojik ve gelişimsel olabileceği gibi iletişimsel ve psikolojik sıkıntıların da kaynaklanabileceği ifade edilir. Bunun yanı sıra mutizme neden olan etmenler, ''nörolojik mutizm'' ve ''selektif mutizm'' olarak iki ayrı grupta incelemek mümkündür.
Selektif mutizm durumu beyinde yaşanan bir hasardan dolayı oluşabilir. Bu durumda ise mutizm beyindeki hasarın boyutuna göre uzun ya da kısa vadeli olabilir. Nörolojik mutizmin nedenleri arasında travmatik beyin hasarı, nöbet geçirmek, cerrahi operasyonlar, ilaç kullanımı ya da sinir sistemi rahatsızlıkları gibi durumlar gösterilebilir.
Selektif mutizmin çözüm sürecinde ilk olarak çocuğun bilişsel, davranışsal ve duygusal yeterliliklerini ölçerek kapsamlı bir değerlendirme yapılması gerekir. Bu durumda altta yatan herhangi bir psikiyatrik ve nörolojik sıkıntı olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu sorunu yaşayan çocukların kendilerini ifade etmesi mümkün olmayacağı için gerekli bilgiler öğretmenler ve ailelerden alınır.
Genel olarak 3-4 yaşından önce ortaya çıkan selektif mutizmin, ailelerden daha çok çocuk okula başladığı zaman öğretmeni tarafından fark edildiği görülür. Ancak bazı zamanlarda bu durumun öğretmenin tarafından fark edilmesi çok zor olabilir. Yani selektif mutizme sahip olan bir çocuğun, tanı konulmadan önce çok uzun bir süre boyunca bu durumu yaşamış olabileceğini ifade etmek mümkündür.
Selektif mutizmin çözümüne dair tüm süreç boyunca çocuğun okul ve ev gibi sosyal ortamlardaki davranışlarının ve iletişim kurma şeklinin detaylı şekilde incelenmesi gerekir. Selektif mutizm tanısı konulan çocuklara destek olmak adına ebeveynlerin yapabileceği adımlar şu şekilde sıralanabilir:
Selektif mutizm tedavi yöntemleri son derece farklı çeşitliliğe sahiptir. Hastalığın direncini kırmak amacıyla çok farklı yaklaşımlar izlenebilir. Bunların başında ise bilimsel olarak daha sağlam dayanakları olan davranışçı yaklaşımlar ilk sırada yer alır. Buna bağlı olarak davranışçı yaklaşım modeli şunları içerir:
Kademeli yaklaşma: Bu yöntemde çocuğun konuşmasını sağlamak amacıyla sözel iletişime geçildiğinde ödüllendirme yapılırken, iletişimi ödüllendirme tekniği uygulanabilir,
Gizemli güdüleyici: Çocuğun konuşmadığı bir ortam tercih ederek oraya çocuğun isminin yazıldığı, onu mutlu edecek bir hediyenin olduğu paket konur ve bu ortamdaki herkesin duyabileceği bir şekilde konuştuğunda bu paket kendisine sunulur. Bu noktada merak ettiği bir şeyi almak için onu teşvik ederek sözlü iletişim konusunda cesaret kazanması sağlanır,
Kendi kendine model olma: Çocuğun uygun şekilde davrandığı, davranışsal kazanımların bir anda videosu kaydedilerek düzenlenebilir. Sonrasında ise bu video kendisine izletilir. Bu sayede çocuk sözel olarak iletişim kurarken kendini görerek rahatlayabilir ve kendi kendine örnek olmuş olur,
Kendini ödüllendirme: Çocuk sözel iletişime girdiğinde kendi kendini ödüllendirmesi çok daha kolay olur,
Tepki uyandırma: Çocuğa bir hedef sunulur ve terapisti ile görüşeceği tam bir gün ayarlanır. Konuşana kadar terapist ile beraber terapide ne kadar kalacağı söylenir. Sözel iletişime girdiği an terapi sona erer ve çocuk artık terapi odasından çıkabilir. Bu yaklaşım yönetiminde çocukların 1-2 saat içerisinde konuştukları gözlemlenir. Bu denemeden sonra ise aynı yaklaşım başka ortamlarda denenebilir,
Aile terapileri: Selektif mutizmli çocukların aileleri tedavi aşamasında son derece önemli bir etken olarak karşınıza çıkar. Terapiler sayesinde aile içi dinamiklerin çocuğun tedavisi için uygun şartlara getirilmesi hedeflenir. Ailenin bu süreç içerisinde destekleyici olması ve ona her zaman güvende olduğunu hissettirmesi, kabul gördüğünü ve sevildiğini anlamasını sağlamak bu süreçte tedaviye destek olur,
Sosyal ortamlarda bazı müdahaleler: Çocuğun rahatsız olduğu durum konusunda öğretmenlerine ve okuluna mutlaka bilgi verilmesi gerekir. Okul ortamında onun kendini çok daha rahat hissetmesi için uygun olan şartların sağlanması bu konuda bilgilendirme açısından çok önemlidir. Selektif mutizm tedavisi için çocuğun tüm çevresinin işbirliği yapması konusunda çok değerlidir,
İlaç tedavisi: Bazı durumlarda ise özellikle anksiyete ile ilişkili olduğunda bir ilaç tedavisi önerisinde bulunabilir. Seçici konuşmazlık kaygısı depresyona ya da başka bir psikiyatrı soruna neden olması durumunda çok daha büyük çocuklarda başvurulması gereken bir tedavi seçeneğidir. Önceki aşamada izlenen tüm tedavi yaklaşımları uygulanmadan kesinlikle ilaç tedavisine başlanmamalı, ilaç tedavisi yaklaşım modellerine alternatif bir seçenek olarak düşünülmelidir. Psikiyatrın gerekli gördüğü durumda davranışçı yaklaşım modelleri ve aile terapilerini desteklemek ve kaygı düzeyini azaltmak için ilaç tedavisi uygulanabilir.
Meryem Yerli; selektif mutizm tedavisi konusunda etkili terapi seçeneklerini hayata geçiren nitelikli bir kurumdur. Alanında uzman kadrosuyla kalite odaklı hizmet sistemini deneyimlemek için Meryem Yerli web sitesini ziyaret edebilirsiniz.